Yine Çaktık, Yine Sınıfta Kaldık

Bazı çocuk vardır, 5’ten şaşmaz 6’yı aşmaz. Bu tür çocuklar zahmet etmezler. Ne kadarla hayatta ve ayakta kalacaklarını bilirler. Aslına bakacak olursanız, performanslarının önünde bir zekaları vardır. Kendilerini fazlaca yormazlar. Birileri yarışırken ya da diğer tarafta debelenip dururken, onlar zahmet etmezler…

Bazı çocuk vardır, 5’ten şaşmaz 6’yı aşmaz. Bu tür çocuklar zahmet etmezler. Ne kadarla hayatta ve ayakta kalacaklarını bilirler. Aslına bakacak olursanız, performanslarının önünde bir zekaları vardır. Kendilerini fazlaca yormazlar. Birileri yarışırken ya da diğer tarafta debelenip dururken, onlar zahmet etmezler…

Bazı çocuk vardır karnesi sürekli kırıklar içindedir. Sürekli ikmale kalır… Arada bir sınıfta kalır. Hep kaybeden pozisyonundadır. Gelecek endişesi taşımaz. Söylesen de anlamaz. Zavallı dayak da yer ama nedense bir yerde bir şey onu çalışmaktan alıkoyar. Beslenmesinden mi sorun var acaba diye düşünür bazıları, “yetiştirmeden canım…” der diğerleri. Kim ne derse desin fayda etmez onlara.

Sınıf birincilerini anlatmama gerek yok herhalde. Zaten anlatacağım da ne olacak?… Bizim tembelde böyle bir dert ve tasa yok ki… Bizim haylaz sürekli çakıyor. Özenebileceğimiz tek durum bir gün 5’ten şaşmam 6’yı aşmam deme ihtimali…
O bile nerrrde?

Rekabet Raporu

Küresel Rekabet Raporu 2003-2004 yayınlandı. Türkiye için pek bir değişiklik yok. Sürprizler yok hayatımızda. Bütün raporu inceledim, tablolara göz gezdirirken hiç zorluk çekmedim. Bu sürekli sınıfta kalma durumunun böyle bir iyiliği var. Gözleriniz yorulmuyor. Türkiye’yi ararken sondan başlamak yeterli oluyor. Üstten gözünüzle taramaya kalkınca bitmek bilmiyor. Alttan başlarsanız kolayca buluyorsunuz.

Raporun Türkiye için özeti şu, rekabet sıralamasında Türkiye yine gerilerde. Hatta daha da gerilerde…

Ne kadar gerilerde ve nerelerde geride olduğunu hemen aktarıyorum.

Küresel Rekabet Raporu Harvard Üniversitesi’nden Michael Porter, Dünya Ekonomik Forumu’ndan Klaus Schwab, Kolombia Üniversitesi’nden Xavier Sala-i-Martin ve Dünya Ekonomik Forumu’ndan Augusto Lopez-Claros tarafından hazırlanıyor.

Türkiye bu yıl (2003) büyüme rekabet endeksine göre 65’nci sırada. Geçtiğimiz yıl aynı sıralamada 61’nciydi.

Büyüme rekabet endeksi 102 ülkeyi inceliyor ve birkaç değişik kriterden oluşuyor;
· Türkiye makroekonomi rekabet endeksine göre 81’nci sırada
· Kamu sektörü endeksinde Türkiye 63’ncü,
· Teknoloji endeksinde yerimiz 54’üncü sırada…

İş dünyası rekabet endeksine göz atalım bir de… Burada da bu yıl 101 ülke olduğu gözleniyor. Türkiye 52’nci sırada. Şirketlerin operasyonel endeksine göre 51, iş dünyasının kalitesine göre 55’nci sırada yer alıyor.

Problemli Başlıklar

Rapor, her ülkede ayrı ayrı, işdünyasının üst düzey yöneticilerine, 14 kriter sunarak bunlara göre ülkesini değerlendirmesini istiyor. Sonuçta iş yaparken hayatı olumsuz ve imkansız kılan bazı değerler ortaya çıkıyor. Türkiye’nin bu alandaki karnesine bakacak olursak, en önemli problem olarak enflasyon gösterilmiş. Ardından hükümette istikrarsızlık, üçüncü problemli konu politikalardaki iniş çıkış…
Görüldüğü gibi istikrarsızlık hala bir numaralı düşmanımız. Sürdürebilmek ve sürekli kılmak bizim sevmediğimiz iki kelime…

Türkiye’de iş ortamını zor kılan diğer problemli konu başlıkları ise önem sırasına göre şunlar; finansman, bürokrasi, vergi oranları, yolsuzluk, vergi düzenlemeleri, altyapı yetersizliği, çalışma yasaları, iş ahlakı, çalışanların eğitimi…

Rekabette Alt Kriterler

Türkiye’nin rekabet sıralamalarında genel tablo içinde göreceli olarak iyi gözüktüğü konu başlıklarından bazılarını sıralamak gerekirse;

· Resesyon beklentisi 43’üncü sırada
· Organize suçlarda  42’nci sırada
· Telefon hattı, 38’nci…
· İşe almak ve işten çıkartmak 33’üncü sırada,
· Özel sektörde kadınların istihdamı 22’nci sırada,
· Kadınların işyerinde eşit ücrete tabi tutulması 23’ncü sırada,
· Doğum izni ve kadınların işe alınmasından 26’ncı sırada…

Liste böyle uzayıp gidiyor. Aslında avantaj sayılabilecek kriterler ile dezavantaj sayılabilecek kriterler arasında çok fark var. Tahmin edeceğiniz gibi dezavantajlı kriterlerin listesi çok daha yüksek.

Bütçe açığında 102 ülke arasında 99’uncu sıradayız.

Türkiye;

· Faiz oranlarında 91’nci sırada
· Kredi alımı 79’uncu sırada
· Mülk edinme haklarında 66’ncı sırada
· Hükümette adam kayırmacılık 61’nci sırada
· Vergi toplamada düzensizlik 58’nci sırada
· Bilgi teknolojilerine verilen öncelikte 90’ıncı sırada
· Şirketlerin araştırma ve geliştirmeye verdikleri önemde 74’üncü sırada
· Kişisel bilgi sayar edinmede 57’nci sırada
· Yönetim kurullarının yetkinliği açısından 87’nci sırada
· Ekonomi politikalarının merkezileştirilmesinde 85’nci sırada
· Bankaların sağlıklı operasyon yapma sıralamasında 100’üncü,
· Tarım politikalarının maliyetinde 98’nci
· Bölgesel ayırım ve farklılıklarda 97’nci
· Vergi sisteminin verimliliğinde 94’üncü
· Kayıt dışı ekonomide 89’uncu…

Bu tablonun özeti şu; bizim çocuk sürünüyor!

Finlandiya Birinci

Ya işte böyle…
Kusura bakmayın sizi de sıktım.
Aslında bu hafta başka bir konuyu yazmak üzere kendimi planlamıştım. Dün akşamüstü kargodan rekabet raporunun sonuncusu çıkınca planlarımı değiştirmek zorunda kaldım.
“Sana ne…” ya da “Bize ne” diyebilirsiniz tabii. Ama bizimkisi de bir tür kamu görevi. Bilgilendirmek. Bu köşede adamı boşuna tutmazlar. Bilgi olacak, yeni olacak, farklı olacak. Bir zahmet herkesten önde olacak… Çoğu zaman kötüleri gösterecek, olumsuzlukları haber yapacaksınız.

Nasıl olsa kurtuluşunuz yok, buraya kadar zahmet edip okuyanlar için biraz daha devam etmek istiyorum.
Rapora ilişkin birkaç bilgi daha vereceğim.
Bizim durumumuzu anladık. Parlak değil ama kiminki parlak diye merak edecek olursanız, hemen Finlandiya diyeceğim.
Finlandiya, neredeyse tüm göstergelerde araştırmaya alınan tüm ülkeler arasında birinci sırada. Onu ABD izliyor.
Finlandiya’yı bu yıl birinci koltuğuna taşıyan özellikleri, makro ekonomik dengelerde gösterdiği başarılı performans. Bütçe fazlası, enflasyon oranını düşürmesi, sağlıklı bir faizlendirme sistemi. Finlandiya’nın karnesindeki tek kara leke resesyon tehlikesi.

ABD’nin Makro Ekonomik Sorunları

ABD makro ekonomik kriterlerinde, bu yıl Finlandiya kadar iyi performans gösteremedi. Kamu kurumlarının performansı ve bu kurumların kalitesi, hükümet icraatlarında kayırmacılık ve organize suçlar ABD’nin karnesini olumsuz  etkileyen faktörler oldu. Bütçe açığını da unutmamak gerek tabii.

Raporun bazı bölümlerinde yer yer ülke ve performansları daha açıklamalı inceleniyor. Türkiye’nin adı Ürdün’le birlikte anılıyor. Ortadoğu bölümünde genel değerlendirme yapılırken bu iki ülkenin göreceli iyi performans gösterdiklerinden söz ediliyor. Ancak gerçekten söz edilen ülke, Ürdün. Ürdün’de kamu sektöründe önemli adımlar atıldığı vurgulanırken, daha geride ama Türkiye’de de bazı olumlu gelişmeler bulunduğuna dikkat çekiliyor. Türkiye’nin yolsuzlukta ve yargının bağımsızlığında adımlar attığı belirtiliyor.

Buraya kadar okuduklarınız Dünya Ekonomik Forumu önderliğinde her yıl hazırlanan Küresel Rekabet Raporu’ndan alıntılardı.

Aşağıda okuyacaklarınız, bizim kurumlarımızın bizimle ilgili araştırmaları. Bunlar da en az üstteki veriler kadar can sıkıcı.

Üç Gençten Bir İşsiz

Ekonomik ve Sosyal Konsey’e bağlı İstihdam ve Çalışma Hayatı Kurulu “İstihdam Artışını Engelleyen Faktörler ve Çözüm Önerileri” başlıklı bir rapor yayınladı. Bu rapora göre, Türkiye’de her 3 eğitimli gençten biri işsiz. Raporda, Türkiye’de istihdam artışının nüfus artışına yetişemediği, ekonomik büyümeye karşın işsizlikte artış olduğu kaydediliyor.

Rapora göre, 2002 yılında işsizlik oranı OECD’de ortalama yüzde 8.9, Avrupa Birliği’nde yüzde 7.8, ABD’de yüzde 5.9, Türkiye’de yüzde 10.8… Türkiye, işsizlikte Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkeleri içinde Polonya, Slovakya, İspanya’nın ardından dördüncü sırada.

Avrupa Birliği ülkelerinde toplam istihdamın yüzde 3.1’i tarım sektöründe, Türkiye’de bu oran yüzde 41.4. Türkiye ekonomik kalkınmada kadın işgücü potansiyelini de yeteri kadar kullanamıyor. Her 3 kadından 2’si işgücü dışında.

Raporda, Türkiye’de 25-54 yaş grubundaki kadınların yüzde 67’sinin işgücüne dahil olmadığı ifade edilerek, işgücüne dahil olmayan kadınların oranının İspanya’da yüzde 40, Portekiz’de yüzde 24 ve ABD’de ise yüzde 23 düzeyinde bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Türkiye’de lise ve üniversite mezunu gençlerin işsizlik oranı her geçen artıyor. Her 3 eğitimli gençten biri işsiz. Deneyimli ve nitelikli beyaz yakalı kesimde de işsizlik artıyor, genelde işsizlerin büyük bölümü eğitimsiz kişilerden oluşuyor. Genel işsizlerin yüzde 49’unu ilkokul ve altında eğitim gören kişilerin oluşturuyor. Kadın işsizlik oranı, erkek işsizlik oranından 1.5 kat fazla.

Türkiye’de her 10 işçiden 4’ü kayıt dışı istihdam ediliyor. SSK’ya kayıtlı işçi sayısı 5 milyon 300 bin; 3 milyon 400 bin dolayında kayıt dışı işçi bulunduğu hesaplanıyor. Önemli sayıda yabancı kaçak işçi faaliyet gösteriyor. Kayıt dışı ekonomiyi ve kayıt dışı istihdamı bu ölçülere getiren en önemli neden ise, vergi ve SSK prim tabanının çok dar olması ve bu kesime getirilen yükümlülüklerde aşırı artışlar gerçekleştikçe tabanın daha da daralması. İşletmelere yönelik aşırı vergi ve prim yükünün kısır döngüye yol açması.

Bilgi Teknolojilerinde Durum

Bir diğer araştırmanın sahibi ise Devlet Planlama Teşkilatı (DPT). DPT tarafından hazırlanan “e-Dönüşüm Türkiye Projesi Kısa Dönem Eylem Planı” başlıklı rapora göre, Türkiye’de 2002 yılında 100 kişiye düşen bilgisayar sayısı 4.1. İnternet kullanımda ise yüzde 7.3. Türkiye, AB’ye aday ülkeler arasında son sıralarda yer aldı.

Sabit telefon sayısında da düşme görülüyor. Bu nokta Rekabet Raporu’nda da altı çizilerek gösteriliyor.

İnternet kullanım oranı sıralamasında AB üyesi ülkelerde kullanıcı oranı ortalaması yüzde 35.7, ve aday ülkelerde yüzde 14, Türkiye’de yüzde 7.3’de kaldı.

Bilgi teknolojilerinde adım atılabilmesi için 3. kuşak mobil telekomünikasyon, Akıllı Kart standartları, elektronik imza, “ulusal bilgi güvenliği”, “bilgi edinme hakkı”, yeni “Telekomünikasyon Yasası”nın çıkartılması ve Türk Ceza Kanunu’na gerekli eklemelerin yapılması gibi kanuni değişiklikler gerekiyor.

Görüldüğü gibi, yalnızca tarafsız ve yabancı raporlar değil, bizim ürettiklerimiz de karnemizin parlak olmadığını gösteriyor.

Lafla peynir gemisi yürümüyor. İcraat gerekiyor.

Ben seneye rekabet raporu ve benzerleriyle ilgili bir şeyler yazarken olumlu, ılımlı ve güler yüzlü olmak istiyorum.

Sevgiyle kalın.

 

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir