Yönetim Kurullarında Yeni Dönem

Yönetim Kurulları bir dönem sadece sayılarla konuşurdu: finansal tablolar, yıllık planlar, risk analizleri. Oysa artık karar masalarının gündemi bu çerçevenin çok ötesinde. Çünkü dünya düzeni de, karar alma şekilleri de, riskin tanımı da değişti. Artık o masalarda sadece sayılar değil; politik analizler, sosyal beklentiler, teknolojik çıkışlar, etik dönüşümler de konuşuluyor.

Stratejik İletişim Uzmanı Ceyhun Emre Doğru, bu yeni paradigmada Yönetim Kurullarının nasıl bir zihinsel donanıma ihtiyacı olduğunu anlatıyor. Şirketler bu karmaşık düzlemde ne kadar hazırlıklı? Kurullar bu yeni sorunları karşılamaya ne kadar yetkin? Ve daha önemlisi: kararlar hala doğru sorularla mı alınıyor?

Söyleşimizin tamamını Youtube kanalımdan izleyebilirsiniz.

Günümüzde Yönetim Kurullarının gündeminde hangi konular öne çıkıyor?
Yönetim Kurullarının gündemi artık sadece finansal tablolarla sınırlı değil. Karmaşık, birbiriyle iç içe geçmiş başlıklar söz konusu: dijitalleşme, sürdürülebilirlik, insan sermayesi, kamu ile ilişkiler, itibar yönetimi, tedarik zincirlerindeki dönüşüm… Şirketlerin artık çok daha fazla ve karmaşık konularla başa çıkması gerekiyor. Yönetim Kurulu bu dönüşümün hem stratejik hem de kültürel taşıyıcısı konumuna geldi.

Bu çeşitlenme karar alma süreçlerini nasıl etkiliyor?
Karar alma süreçleri daha kolektif, daha çok paydaşlı ve disiplinlerarası bir yaklaşım gerektiriyor. Bugünün Yönetim Kurulu üyeleri sadece geçmiş tecrübelerine yaslanarak değil, yeni nesil riskleri ve fırsatları entegre edebilecek düşünsel esnekliğe sahip olmalı. Her konu birden fazla uzmanlık alanının kesişiminde yer alıyor.

Aile şirketleri bu yeni döneme nasıl uyum sağlıyor?
Türkiye’deki şirketlerin büyük çoğunluğu aile şirketi. Bu yapılar, doğru kurumsallaşma adımları atıldığında ciddi bir avantaj da yaratabilir. Kurucuların müteşebbis ruhu, stratejik bir vizyonla birleştiğinde hem esneklik hem de istikrar sağlar. Ancak bu geçişin sancısız olabilmesi için profesyonelleşmeye açık, entelektüel olarak donanımlı Yönetim Kurullarına ihtiyaç var.

Yönetim Kurullarında hâkim olan uzmanlıklar neler ve hangi yenileri gerekiyor?
Finans ve operasyon bilgisi uzun süre temel dayanaklar oldu. Ancak bugün itibarı yönetebilen, sürdürülebilirliği anlayan, iletişimde stratejik bakış açısına sahip bireyler de masada yer almalı. Örneğin; bir insan kaynağı sorunu kamu ilişkilerini, oradan da mevzuat risklerini etkileyebilir. Artık hiçbir uzmanlık tek başına yeterli değil.

Yönetim Kurulu üyelerinde hangi zihinsel kapasitelere ihtiyaç var?
En kritik ihtiyaç “bilişsel çeşitlilik.” Aynı düşünce kalıplarına sahip bireylerden oluşan bir kurul, kör noktalardan kaçamaz. Farklı alanlardan gelen, farklı düşünce sistemleriyle yaklaşan bireyler, hem sorunları daha erken fark eder hem de alternatif çözüm üretme kapasitesini yükseltir. Disiplinlerarası düşünce lüks değil, gereklilik.

Geopolitik gelişmelerin şirketlere etkisi nasıl okunmalı?
Günümüzde jeopolitik gelişmeler şirketlerin doğrudan operasyonlarını etkiliyor. Örneğin, ABD’nin gümrük tarifeleriyle ilgili bir kararı; Türkiye’deki bir üreticinin yatırım planlarını, tedarik zincirlerini, ihracat rotalarını etkileyebiliyor. Bugün jeopolitik analiz yapamayan hiçbir kurul sağlıklı stratejik karar veremez.

Şirketler bu tür uluslararası gelişmeleri sağlıklı takip edebiliyor mu?
Genelde hayır. Çünkü bilgi var ama analiz yok. Manşet okumakla strateji oluşturulamaz. Bu çağda enformasyon fazlalığı bir avantaj değil; doğru filtreler ve okuma becerileri yoksa tam tersi bir tehdit. Yönetim Kurullarının bu enformasyon denizini anlamlı stratejilere dönüştürecek mekanizmaları oluşturması gerekiyor.

ABD, Çin gibi aktörleri gerçekten tanıyor muyuz?
Hayır, genelde davranışlarını değil sadece dışavurumlarını biliyoruz. Örneğin Trump’a dair manşetler, onun “çılgınlıklarını” anlatır ama arkasındaki stratejik düşünceyi çözümlemez. Yönetim Kurulları bu aktörlerin zihinsel haritalarını çözümlemeyi öğrenmeli. Yoksa satranç tahtasında hangi hamlenin geleceğini göremezler.

İletişim, içerik ve itibar yönetimi bugünün Yönetim Kurullarında nasıl konumlanıyor?
Bugün PR değil, stratejik iletişim konuşmalıyız. İletişim, kurumun kimliğini oluşturan temel bileşenlerden biri. Ve bu kimliğin sürdürülebilirliği, kurumun itibarına doğrudan etki eder. Bu yüzden Yönetim Kurulları için iletişim artık yan bir başlık değil; stratejik ajandanın merkezinde yer almalı.

Risk ile kriz arasında nasıl bir fark var ve bu fark Yönetim Kurullarında yeterince anlaşılıyor mu?
Kriz yönetmek pahalıdır. Oysa risk yönetimi krizden önce yapılır. Bugün çoğu Yönetim Kurulu ancak bir krizle karşılaştığında hareket geçiyor. Oysa asıl olan, riskleri erkenden tanımak ve önleyici mekanizmaları devreye sokmak. Risk stratejisi olmayan bir Yönetim Kurulu, sürekli reaktif kalır.

İyi bir Yönetim Kurulu kurgulamak isteseniz, kimleri davet ederdiniz?
Farklı disiplinlerden gelen, farklı düşünen insanları. Sosyolog, tarihçi, siber güvenlik uzmanı, psikolog, veri bilimcisi… Ama hepsinden önemlisi: düşünen, muhakeme eden, sorgulayan ve kompleks sorunları anlayabilecek kapasitede bireyler. Artık Yönetim Kurulları entelektüel koalisyonlar gibi çalışmalı.

Disiplinlerarası düşünme neden bu kadar önemli hale geldi?
Çünkü hiçbir sorun artık tek bir disiplinde çözülmüyor. Elinizde sadece çekiç varsa her şeyi çivi gibi görürsünüz. Bugünün Yönetim Kurulu üyelerinin zihinsel araç kutusu geniş olmalı. Çünkü teknoloji, toplumsal dinamikler, kamu politikaları bir arada ilerliyor. Bu karmaşıklığı çözümlemek için disiplinlerarası yaklaşım şart.

Yönetim Kurulları “doğru soruları sorabilen” ekipler haline nasıl gelir?
Doğru soruları sormak, çözümün yarısıdır. Ama bu da ancak çeşitlilikle mümkün olur. Kör noktaları görebilen, alışıldık cevapları sorgulayan bir kurul; sorunları erken teşhis eder ve stratejik avantaj sağlar. Bu yüzden Yönetim Kurulları artık bilgiye değil, içgörüye yatırım yapmalı.

Şirketlerin bilgiyle kurduğu ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çoğu zaman bilgi, “çokluk” üzerinden değerlendiriliyor. Ama önemli olan bilgi değil, içgörüdür. Ne kadar bilgi aldığınız değil, neyi nasıl analiz ettiğinizdir esas olan. Bu noktada bilgi filtreleme, öngörü üretme ve bağlam kurma becerileri öne çıkıyor.

Son olarak, iletişim dünyası için ne söylersiniz?
İletişim bir mühendisliktir. Planlanmalı, veriyle desteklenmeli, uzun vadeli stratejilere dayanmalı. Bugün herkes konuşabiliyor ama az kişi dinleniyor. Çünkü iletişim, artık algıyı yönetmek değil, güven inşa etmek demek. Bu da yönetim kurulunun sorumluluğudur.

Paylaş