Eminim benzer duygular içindesiniz, elle tutamadığınız koklayamadığınız, göremediğiniz damarlarınızdan aktığını hissettiğiniz bir yapay zeka (YZ) salgınıyla boğuşuyoruz. Endişelisiniz, biliyorum. Kim değil ki… Önüm arkam YZ haber ve bilgileri… Aman pes etmeyin. Trene bindiyseniz, inmeyin. Bilin ki, bir daha binemeyebilirsiniz. Hala binmediyseniz hangisi olursa olsun bir an önce atlayın, ne öğrenseniz kardır.
Yakında bugüne kadar okuduğumuz gelir eşitsizliğini değil zeka eşitsizliğinin konuşulduğunu görecek ve iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
Dünyanın pek çok sözde rekabetçi bireyi ve ülkesi bu özelliklerini kaybediyor ve ilginçtir konuya uyananlar anlamadığınız şekilde oyuna giriyor. Bu oyunu bozacak tek şey farkındalık ve fırsatı yakalamak için bir an önce önüne geçmek üzere atılan “milli” adımlar. Yani bizim modası geçmiş milli ve yerli bir otomobil ya da geçerliliği sorgulanan uzay seyahatinden önce nüfusumuzun büyüklüğü de düşünülecek olursa, yaş ve eğitim gibi kriterler başta olmak üzere acilen “zeka” seferberliğine başlamamız gerekiyor. Fikir önderlerinin uyarıları güncel gelişmelerden başlıklar derlemeye çalıştım.
IMF 3 risk belirliyor
Uluslararası Para Fonu’nun Başkanı Kristalina Georgieva, durumu 3 kritik riskle özetliyor; “Birincisi, pek çok alanda hazırlıklı değiliz. Henüz işgücü piyasaları üzerinde nasıl bir etki yaratacağını bile anlamış değiliz. Hazırlanmak için ne yapmamız gerektiğini de bilemiyoruz. İkincisi, eşitsizlik. Bazı işler daha üretken hale gelecek ve hatta sermaye bu sayede daha yüksek getiri elde edecek, ancak birçok iş de buharlaşacak ya da o kadar düşük ücretli işler olacak ki, insanların hayatlarını daha da zorlaştıracak. Üçüncü risk ise bilgi. Bilgi üzerindeki etki, dezenformasyon, kontrolsüz YZ sorunu çok daha kötü hale getirebilir.”
Georgieva’nın numaralandırmadığı en büyük risk kendi ifadesiyle şu; “İnsanların bu yeni dünyaya uyum sağlamasına yardımcı olacak politikalarımız yoksa, sosyal koruma, özellikle de sosyal güvenlik rolleri ve yeniden eğitim programlarımız yoksa, dünyada zaten yüksek olan eşitsizlik daha da artacak.”
Öneri ne? Özet yaparak okumanızı kolaylaştırayım; “…üretkenliği arttırmak. Geçen yıl %2. Bu yıl %3. Sonraki yıl da %3. Bu yeterli değil. Yeni bir sanayi devrimi olabilecek YZ sürecinin faydalarını yakalayabilir durumu üretkenlik artışına dönüştürebilir doğru ve etkin dağılımını sağlarsak daha zengin, daha müreffeh bir dünya olabilir.”
Bu ne perhiz bu ne turşu diyebilirsiniz. YZ’yı durdurmak mümkün değil, dünya da büyümeden dönmeyecek, dengesiz gelir dağılımı yüzünden barbarca birbirimizi öldürmeye devam edeceğiz. Kaçınılmaza nasıl gideceğimizi bilmek gerek.
Perhiz şöyle…
IMF, “YZ Hazırlık Endeksi” yapmış. 125 ülkeyi dört kriterde düzeylerine göre sıralamış;
- Dijital altyapı;
- Beşeri sermaye ve işgücü piyasaları;
- İnovasyon ve iş fırsatlarına dönüşümü;
- Düzenleme ve etik.
Rapora göre; en üsttekiler çok iyi hazırlanmış. En alttaki düşük gelirli ülkeler dramatik bir şekilde kötü durumda. Hazır olmayanlarda işlerin yaklaşık %26’sının etkilenmesini bekleniyor. Neden az, çünkü o kadar bilişsel işleri yok. Bu muhtemel bir fırsatın da kaybedilmesi anlamına geliyor.
Eşitsizlik ülkeler içinde ilginç dağılım gösteriyor; YZ’yle etkileşen kitleler dikkat çekici bir ayırım yaşıyor. Kadınlar ve üniversite eğitimli bireyler YZ’yle daha fazla etkileşime giriyor. YZ’nin faydalarından yararlanmaya da daha hazırlar. Yaş almış işçiler potansiyel olarak yeni teknolojiye daha az uyum sağlayabiliyor. Yüksek gelirli çalışanların YZ ile aralarındaki etkileşim güçlüyse işgücü gelir eşitsizliği artma eğilimi gösteriyor.
Eşitsizliğin boyutu ülkeler arasında ayrı. Zengin ülkeler yoksul ülkelerden çok daha iyi durumda. Bu farklılaşma sadece etkilenen insanlar için önemli değil. Hepimiz için önemli çünkü küresel güvenliğe zarar veriyor. Bilişsel yoğun rollere odaklanan gelişmiş ülkeler istihdam yapıları nedeniyle, YZ’nin faydalarını ve tuzaklarını gelişmekte olan ekonomilerden daha erken deneyimleyecek.
Yapay zeka adeta sanayi devrimi
Tüm toplumlar için sonuçları, siyasete, ekonomiye ve sosyal hayata damga vuracak kadar keskin. Maalesef içeriksiz bilgiler, yapay zekanın boyutunu kavramamıza engel. Her konuda olduğu gibi, kavramları ve altındaki felsefeyi öldürmekteki maharetimiz yüksek. Küresel istihdamın neredeyse yüzde 40’ı yapay zekayla etkileşim içinde. Gücün yeni nesil birimi maddi varlıklar değil.
Yapay zeka düzenleyici çerçeve gerektiriyor. Etik standartlar, yasalarla sınırlandırılmış mevzuat… Dijital becerilere sahip bir işgücü oluşturulması temel öncelik olabilir ama sosyal güvenlik ağları çalışmayan bir düzen ancak bugünkü gibi Teksas’ın T!siyle Türkiye olabilir. Çalışanların yeniden eğitilmesi, kapsayıcılığın tüm toplum için sağlanmasını duymayacak mıyız?
Ian Bremmer, ABD dış politikası, geçiş sürecindeki devletler ve küresel siyasi risk konularında uzmanlığıyla tanınan Amerikalı siyaset bilimci. Küresel siyasi risk araştırma ve danışmanlık firması Eurasia Group’un kurucusu ve başkanı. Küresel jeopolitik eğilim analizleriyle tanınıyor. TED platformundaki popüler konuşmasının başlığı “Bir Sonraki Küresel Süper Güç Düşündüğünüz Kişi Değil”. Yeni bir dünya düzeninin ortaya çıkışını ele alıyor. Tarihsel bağlamı bir kenara koyalım, dünyanın güç dengesinde paradigma değişimine girdiğini ileri sürüyor.
Hükümetler tarafından değil teknoloji şirketleri tarafından yönlendirilen dijital bir düzenin ortaya çıktığını vurguluyor. Bu şirketlerin siber güvenlik, iletişim ve algoritmalar aracılığıyla bireysel kimliklerin şekillendirilmesi gibi alanlarda muazzam bir güce sahip olduklarına, yeni bir küreselleşme biçimi olarak teknoloji şirketlerinin egemen olduğu bir sistemde olduğumuzu ifade ediyor. Teknoloji şirketlerinin hesap verebilirliği ve etik sorumluluğu hakkında düşündürücü sorular da yönlendiriyor.
Amerikan Kongresi sıklıkla teknoloji şirketlerini sorguya çekmek üzere davet ediyor. Bu seanslar bayağı zorlu geçiyor. Meta, X, TikTok, Snap ve Discord’un yöneticileri yine sorgulandılar. Meta’nın patronu Mark Zuckerberg “zorla” da olsa yaptığı işler yüzünden insanlıktan özür diledi.
Sorun ne biliyor musunuz, bilgimiz sandığımızdan az ve son derece seçici. İnançlarımızı destekleyen olguları rahatlıkla hatırlıyor, diğerlerini unutuyoruz. Bir kararı – politikayı neden desteklediğimiz ya da karşı çıktığımız… muamma. Psikolojik araştırmalar gösteriyor ki, eğer sonuç kendi bakış açılarını destekliyorsa, bireyler bir argümandaki mantıksal yanlışlıkları fark etmiyor; aksi yönde kanıtlar gösterildiğinde, argümandaki en küçük bir boşluğa karşı çok daha eleştirel olabiliyorlar. Buna “güdülenmiş akıl yürütme” deniyormuş. YZ’nin bundan sonra nelere kadir olabileceğini hayal gücünüze bırakmak istiyorum. (David Robson’ın Zeka Tuzağı: Akıllı İnsanlar Neden Aptalca Şeyler Yapar ve Nasıl Daha Akıllıca Kararlar Verir adlı çalışmasına göz atmak isteyebilirsiniz.)
Türkiye için risk algısı
Türkiye’ye bakalım. İş dünyasına özellikle… PwC Küresel Risk Araştırması 2023’ün sonuçları açıklandı. Dünyada ve Türkiye’de şirketlerin risk algısı ne yönde? Araştırmaya katılanların %54’ü dış faktörler arasında yeni enerji kaynaklarına geçişi en büyük fırsat olarak görüyor. Türkiye’deki yöneticilerde bu oran küresel ortalamanın üzerine çıkarak %64’e ulaşıyor. Buna karşın küresel tabloda %47’lik bir kesim müşteri talep ve tercihlerindeki değişiklikleri takip ederken, Türkiye’de bu oran %35 ile sınırlı kalıyor. Türkiye’deki risk beklentisinde tedarik zincirindeki bozulmalar da %29 ile genel seviyenin altında yer alıyor. Küresel sonuçlarda ise katılımcıların %42’si bu seçeneğin bir fırsattan ziyade risk olduğunu düşünüyor. Dünya genelinde katılımcıların %62’si risklerin beraberinde ortaya çıkan fırsatlara odaklanırken, Türkiye’deki şirketlerin risk yönetimi yaklaşımının değer yaratmaktan ziyade mevcut değeri korumaya odaklı olduğu görülüyor. Son yılların en etkili mega trendleri arasında olan YZ de ise dünya ortalaması ile Türkiye yakın seyrediyor. %60’lık bir kesim üretken yapay zekayı bir riskten çok fırsat olarak değerlendirirken Türkiye’de bu oran %55 seviyesinde.
Şirketler, risk listesinde enflasyon ve siber riskler ön planda. Araştırmaya katılanların maruz kaldığı riskler sıralamasında siber riski geçebilen tek risk enflasyon; dijital ve teknoloji ile ilişkili diğer riskler ise makroekonomik dalgalanmalarla hemen hemen aynı sırada yer alıyor. Üzülerek söylemek gerekirse YZ yeterince gündemde olmadığından yeterince risk olamamış.
Kontrolsüz dünyada YZ tartışmaları ister istemez ete kemiğe dönüşemiyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Kim nasıl etkilenecek tam olarak bilinmiyor. Bilinen bir gerçek var o da reklamın ifade ettiği gibi “Kontrolsüz güç geç değildir”.
Dezenformasyon Şampiyonu
Desteklemek için bir başka bakış açısı ve güncel gelişmeyi paylaşmak istiyorum izninizle; Medya ve Demokrasi Platformu Elon Musk’ı “2023’ün Dezenformasyon Şampiyonu” seçti. Gerekçe eski Twitter yeni X’den yarattığı demagoji ve garip propaganda portalı ki, bu da bir YZ harikası. Bir önceki yılın şampiyonu ise biraz daha geleneksel bir patron gibi görünse de yanıltmasın… Rupert Murdoch, Medya ve Demokrasi Projesi’nin “2022 şampiyonu” seçilmişti.
Başkalarının zekasının bir ürünü olabilecek bilgilere inanmadan önce kendi zeka süzgecinizden geçirin lütfen. Hepimizin en önemli ödevi ise bu zekayı kontrol eden teknolojileri çözmek.