Zengin ve fakirler arasındaki uçurum daralıyor. Gelir adaletsizliği hala büyük bir sorun olsa da önümüzdeki 30 yılda orta gelirin nüfus içerisindeki ağırlığı artıyor olacak.
2008’de önce yapılan araştırmalar zengin ve fakir ülkeler arasındaki makasın az da olsa kapandığını gösteriyordu. 20. yüzyılın başlarında zengin ve fakirler arasındaki büyük uçurum yapılan sosyal reformlarla kapatılmaya çalışılmış ve bunda başarılı olunmuştu. Ancak 1929 Büyük Buhran’ından sonraki en büyük krizi yaşayan dünya “Wall Street’i İşgal Et” eylemleriyle yeniden fakir ile zengin arasındaki uçurumu tartışmaya başladı. Avrupa’nın da durumu hemen hemen aynı, insanlar sokağa dökülüyor ve iş istiyorlar. Oysa gelecek 30 yıl ile ilgili yapılan öngörülerde zenginlerle fakirler arasındaki uçurumun daralacağı ön görülüyor. Bunun en önemli dayanağı ise Çin örneğinde olduğu gibi yeni Afrika ve Asya ülkelerinin küresel ekonomiye katılacağı yönündeki beklentiler. Gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme zengin ve fakir arasındaki farkı daha da azaltacak.
Kişi başına gelir oranı bugün Asya’da Amerika’nın yüzde 12’si iken 2050’de bir Asyalının geliri Amerikalının yüzde 40’ına ulaşabilecek. Bu olumlu gelişmeye rağmen zenginlik-fakirlik, ülkeler arasındaki farklardan çok insanların ne iş yaptıkları ve eğitimlerine bağlı olarak yeniden yorumlanacak.