Zorunlu-sorunlu raporlardan yaşayan belgelere

 

Finansal Raporlamaya ilişkin yeni bir sistem ve sistemde değişiklikler söz konusu. 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu tebliğinden cımbızla seçtiğim kelimeler: bilgi/doğru/hızlı/şeffaf/etkin/güvenilir…

 

Yıllar önce aktif muhabir olarak gazetecilik yaparken popüler olmayan konulara el atar dururdum. Kalite gibi… Anlatması da yazması da pek zordu. “Kalite” kelimesi kalite “konsepti”ne dönüştüğünde bilmece gibi farklı alt standartlardan söz edilmeye başlandı… Bunlardan bir tanesi de ISO sertifikası oldu. Bolca haber yaptığımı anımsarım. Hem bu ve benzeri sertifikaları kucaklayan sistemi anlatmak isteyenlerle, hem de uygulama yapanlarla röportaj üstüne röportajlar gerçekleştirmiştim…

 

 İSO kısaca Uluslararası Standartlar Teşkilatının Kabul ettiği bir ölçümleme belgesi, bir tür rapor. ISO, bir süre sonra medya mahallesine de uğradı. Kendiliğinden değil zorunlu olarak… Yönetici pozisyonunda olanlara birer ikişer klasör verdiler. Oku öğren ve doldur dediler. Bizler klasörleri aldık, sayfaları şöyle bir karıştırdık… Çok sıkıcı geldiler ve koyduk bir kenara… Unutulur sandık, unutmadılar.

 

Gel zaman git zaman bir uyarı geldi, “herkes şu tarihe kadar formları doldurmuş olacak”. Deneni yaptık. Ama nasıl?… Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. O gün bugündür bu raporlama işine takılmış olduğumu söyleyebilirim.

 

Raporlama yapmaya çok inandığımı, ölçmeye ve ölçülmeye itirazım olmadığını da hemen ifade etmeliyim. Benim itirazım “raporlamak için raporlamak…” Merak edilmesin, o gün itinayla görevimiz olan raporlamayı yaptık. Zaman dardı, niye yaptığımızı pek sorgulamadık, zaten kimse de çıkıp anlatmadı. Bence onlar da bilmiyordu. Harıl harıl geriye dönük bilgi ve belge bulduk, sorduk öğrendik, yazdık, kopyaladık, okuduk vs…

 

Ne dersiniz, biraz faaliyet raporlarını çağrıştırıyor değil mi?

 

Günlerce doldurduktan sonra sonunda raporları toparladık. Bulunduğumuz halden daha iyi olduğumuzu kağıt üzerinde kanıtladık. Kim ne ders çıkardı bilemem ama bizim gazete ISO belgeli oldu. Sonra bunun duyurusu yapıldı. Şirket değerine ne katkısı oldu, onu da bilemem. Ölçüm yapıldığını sanmıyorum. Sanırım bürokratik süreçleri geçmeye yaradı.

 

Yıllar sonra kendi organizasyonumda performans sistemi uygulamak istedim. Robert Kaplan’la çalışmış genç yetenekli biriyle yola koyulduk. Rapora başladığımız zamanla bitirmeyi öngördüğümüz zaman arasındaki performansı ölçmeyi bir kenara bırakıp “ha babam de babam” form doldurduk. O süre içindeki performans şahane de, organizasyonun kuruluş amacına yönelik performansı göz ardı etmişiz…

 

Şimdi gelelim efsane faaliyet raporlarına… Finansal Raporlamaya ilişkin yeni bir sistem ve sistemde değişiklikler söz konusu. 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu gereğince ikincil mevzuatın düzenlenmesi ve uygulamada karşılaşılan problemlerin giderilmesi, bilginin tam, doğru ve hızlı bir şekilde piyasa katılımcılarına aktarılmasını temin ederek piyasalarımızın şeffaf, etkin ve güvenilir bir ortamda işleyişinin sağlanması amaçları kapsamında hazırlanan “Finansal Raporlama Tebliği Taslağı” yayınlandı.

 

6362 sayılı tebliğden cımbızla seçtiğim kelimeler: bilgi/doğru/hızlı/şeffaf/etkin/güvenilir…

 

Tebliğ taslağının pek çok noktası bugün icra ettiğim iş nedeniyle beni ve ekip arkadaşlarımı çok yakından ilgilendiriyor. Ama bir tanesine ayrıcalık yapmak istiyorum. Finansal raporların kamuya açıklanmasında süreler kısaltıldı, bu şekilde yatırımcıların şirketlerin finansal sonuçları hakkında daha hızlı bilgi almaları sağlanacak.

 

Normal sürelerde dahi kabına sığamayan rapor çalışmalarını nasıl zapt altına alacağız çok merak ediyorum.

 

Tebliğde olumlu bulduğum bir konu da işletmelerin yönetim kurulları üyeleri arasından en az bir üyenin finansal raporlamadan sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesine ve finansal raporlara ilişkin sorumluluk beyanının bu üye ile birlikte işletme genel müdürü veya finansal raporlamadan sorumlu işletme yetkilisi tarafından birlikte imzalanmasına ilişkin düzenleme yapılmış olması…

 

Şu anda mevcut süre sınırlaması 10 ile 13 hafta arasında. Yeni raporlama sürecinde ise ilgili finansal yılın bitimini takip eden 2 ay içerisinde yıllık faaliyet raporunun hazırlanması gerekiyor. Önceki yılın faaliyet döneminin 31 Aralık 2012 tarihinde sona erdiği düşünülecek olursa, faaliyet raporunun teslimi için en son tarih 28 Şubat. Bu tarihten sonra yayınlanan raporlar geçerli olsa da bu gecikmeden dolayı ortaya çıkabilecek zarardan dolayı raporu düzenleyen yönetim organları sorumlu olacaklar. Bunlar raporların finansalları ve zorunlu kısımları için geçerli.

 

Çözüm ne? Bu tebliğ iş yapış süreçlerine yenilik getirmezse, işkence olan raporlama süreçlerinin daha zahmetli olması kaçınılmaz. Ümidimi koruyorum, bu tebliğ belki de yöneticilere, “pardon ben ne yapıyorum!” dedirtecek… Amaç haline dönüşen raporlar yerine araç olacak raporlar yapacağımızı umut ediyorum.

 

Yazıyı bildiklerinizi tekrar ederek noktalamak istemem. Çözüm önerileri üzerine umuyorum oturup konuşabilir ve eylem planı çıkarabiliriz. Bu yazı yukarıda ifade ettiğim gibi tebliğin kısıtlı bir bölümüne işaret ediyor, görüş ve önerilerinizi beklerim.  Diyalogu başlatmak adına ben öneriyorum:

 

Basılı versiyon ve online versiyon için iki farklı içerik (uzun-kısa versiyon) uygulanabileceğini düşünüyorum. Daha hafif, daha şeffaf, daha sık üretilen rapor dönemine girilmeli. Hantal süreçler terk edilmeli, ve herkesin bu doğrultuda bir zaman planı ve gecikme durumunda acil eylem planı sunabilmesi için görüş oluşturması gerektiğine inanıyorum…

 

Raporu önemsemekten, raporlamak durumunda olduğumuzu kaçırmayalım.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir